2 Şubat 2012 Perşembe

Seksenler

Konusu;
1980'li yıllara komik bir bakış… Türkiye'nin 32 yıllık geçmişinin ve değişiminin hikâyesi… Klasik bir Türk ailesi üzerindeki etkilerini hedefleyen eğlenceli bir dönem sit-com'u olan dizide sosyal hayattaki değişimin, hayatımıza giren yeniliklerin bizleri nasıl etkilediğini gözler önüne serecek… Seksenler dizisi bize kaybettiğimiz insani değerleri yeni nesillere tekrar kazandırmak amacıyla geçmişe yapılmış eğlenceli bir yolculuk olacak. Seksenler dizisi o yılları yaşamış olanlar kadar yaşamamış olan gençlerin ve çocukların da ilgisini çekecek. Bir çocuk sobayı, merdaneli makineyi, pul yapıştırıp yolladığımız mektupları, anket defterlerini, siyah önlükleri, kolalı yakaları, sokaklarda koşturarak sürdüğümüz telli arabaları, misket dolu torbaları ilk defa bu dizide görecek.
Fragman:

Karakterler:
Fehmi (Rasim Öztekin):
Yetmiş yaş civarı bir büyükbaba. Rukiye’nin eşi, Ahmet, Nazlı ve Çağatay’ın babaları. Kırkların ikinci yarısında doğmuş bir adam olması nedeniyle, tam da geleneksel-modern kıskacında takılıp kalmış bir baba olsa gerektir. Bir yandan karısı Rukiye ve çocuklarıyla ilişkisini kendi anne-babasından gördüğü gibi sürdürmeye çalışır, ama bir yandan da 2000’li yıllar silindir gibi geçmiştir üzerinden… En sevdiği şey uzun yıllardır biriktirdiği (sonraları CD’ye çektirdiği) müzik arşivini etrafını topladığı eş, çocuk ve torunlarına dinletmektir.
Rukiye (Özlem Türkad):
Altmışlı yaşların sonunda bir büyükanne. Her geleneksel Türk annesi gibi çocukları ve kocası arasında doğal bir paravan görevi görür. Oğlan rakı içerken de, kız mini etek giyerken de Fehmi bunları bilmiş, ama Rukiye sayesinde “ne görmüş, ne duymuştur”. Dünyada önce torunlarını, sonra çocuklarını, ama hepsinden çok ve gizli de yârini sever. Çağatay’ın bir yumurtlaması olan “baba ocağının satışı” konusu ortaya çıktığı andan itibaren her zamanki gibi orta yolcudur; “çocukların da eli rahatlasın, ama baba evimiz de dağılmasın”…
Ahmet (Şoray Uzun):
Evin 50 yaşındaki büyük oğlu. Bir yandan hayatın harala gürelesi içinde kendi ayakta durmaya çalışıp çocukları Aslı ve Mert’e de gelecek sağlamak, ama bir yandan da her şeyden aziz bildiği baba ocağını gözetip kollamak zorundadır. Nasıl ki Rukiye bir ömür boyu kocası ve çocukları arasında bir payanda görevi yapmıştır, Ahmet de artık annesiyle işbirliği yapmak ve alavere dalavere meraklısı kardeşi Çağatay ve eşi Seçil’e karşı anne ve babasını korumak durumundadır.
Nazlı (Yasemin Çonka):
Evin ortanca kızı. Ne Ahmet kadar sağlam ayakta durabilen, ama ne de Çağatay kadar kumpas peşinde koşan, kendi halinde bir kadındır. Zamanında rüzgarına kapılıp gittiği oyuncu adayı Dümbüllü Niyazi’den ayrıldıktan sonra oğlu Alican’la birlikte ayakta durma savaşı vermektedir. Bir yandan her kadın gibi anne ve babasını kimseye değişmez, ama bir yandan da hayata karşı direnebilmek için kardeşi Çağatay’ın alavere dalaveresine de tamamen kapalı kalamamaktadır.
Çağatay (İlker Ayrık):
Dizinin “iyi-kötü adamı”. İyidir çünkü aslında kimseye karşı art niyetli ve düşmanca duygular beslemez, ama bir yandan kötüdür; çünkü yetişmiş olduğu ‘80’li yıllar Türkiye’^de ekonomik-toplumsal-maddi-manevi tüm kuralların değiştiği ve tepetaklak olduğu bir dönem olmuştur. Bu dönemden Çağatay’a kalan tek kural ise “başarıya ulaşmak için her yol mübahtır”
Gülden (Ayşe Tolga):
Ahmet’in aynı yaşlardaki eşi Gülden iyi bir kadın olmakla beraber, bütün annelere gibi bir yandan çocuklarına kol kanat gerer, bir yandan da görümcesi ve eltisiyle didişmeden rahat duramaz. Gülden’in en büyük zaaflarından biri çok sevdiği kayınbiraderi Çağatay’ın sık sık dolduruşuna gelmek ve kendi farkında bile olmadan Çağatay ve karısı Seçil’in ayak oyunlarına ortak olmaktır.
Ergun (Serhat Kılıç):
Ergun 80’lerde Ahmet’in yakın arkadaşıdır ve Nazlı’ya aşıktır. Fakat bunu her zaman saklamak zorunda kalmıştır. Nazlı kendisiyle evlenmeyince hırs yapmış ve zengin olmuştur. Kendi sinsi emelleri doğrultusunda ve Rukiye-Fehmi çiftinin emektar evine birdenbire göz koymak üzere ortaya çıkmış müteahhit karakteri. Seksenler dizisinin kötü adamıdır. Çağatay’ın hırslarını bilir ve tüm ailenin de içinde olduğu sallantılı durum nedeniyle sürekli bir tehdit unsuru olarak evlerin üzerinde asılı bir Damokles’in kılıcıdır. Hemen her bölüm yeni bir planla ve Çağatay ve Seçil’i ön cepheye sürerek saldırıya geçer.
Dümbüllü Niyazi (Vural Çelik):
Bir zamanlar oyuncu olmak istemiş, ama bir biçimde bunu henüz başaramamış bir adam. Nazlı’nın evlenip ayrıldığı eşi ve oğlu Alican’ın babasıdır. Evin satışı gündeme geldiği andan itibaren oğlu Alican’la tekrar bir baba-oğul ilişkisi kurmaya çalışır, ama birazcık Çağatay ve bolca da Müteahhit Ergun tarafından kötü yönlendirilmeye müsaittir… Şu anda ise televizyon dizilerinde figürasyona yakın roller almaktadır fakat hala kendisini büyük oyuncu sanmaktadır.

Müzikler;

Sezen Aksu & Olmaz Olsun dinlemek isterseniz Tıklayın.
Yeliz & Bu Ne Dünya Kardeşim dinlemek isterseniz Tıklayın.
Ümit Besen & Okul Yolunda dinlemek isterseniz tıklayın.
Yorum:
80’lerin sonunda doğsam da bana o havayı yaşattı. Oyuncu kadrosu gayet güzel. Yedi numaradan beri trt’nin böyle güldüren bir dizisi olmamıştı.Umarım uzun ömürlü bir dizi olur da biz de doya doya izleriz :)

Paylaş/Kaydet/Takip et Paylaş

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...